Osmanlının son döneminde siyasal akımlar ve düşünce

0
289

Osmanlının son döneminde siyasal akımlar ve düşünceler.

19. Yüzyıl, imparatorlukların çatırdadığı ve ulusal birliklerini tamamlayan ülkelerin ortaya çıkmaya başladığı bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu ve bunun gibi sıkıntılarla karşı karşıya kalan Osmanlı Devleti de devleti kurtarmak için farklı çözümler aramaya başlamıştır. Bu dönemde farklı düşünce akımları ortaya çıkmış ve Yusuf Akçura “Üç Tarz-ı Siyaset” adlı eserinde bu akımları Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük olarak tanımlamaktadır. Şimdi bu düşünce akımlarını yakından inceleyelim.

1-OSMANLICILIK

Osmanlıcılık adı verilen düşünce akımının başlangıç noktası Sultan II. Mahmut’un “Ben tebaamın Müslüman’ını camide, Hristiyan’ını kilisede, Musevi’sini havrada fark ederim. Aralarında başka bir fark yoktur. Cümlesi hakkındaki muhabbet ve adaletim kavidir ve hepsi hakiki evladımdır,” şeklindeki sözleri kabul edilebilir.

Bu sözler eşit osmanlı vatandaşı yaratma amaçlı dönüşümün başlangıç noktası olarak kabul edilir.

2-İSLAMCILIK

Devletin içinde bulunduğu durumun nedeni olarak islam dininin göreneklerinden uzaklaşılmış olmasını gösteren ve çözüm olarak yeniden dine dönmeyi öneren yaklaşımlar duraklama dönemi başından itibaren devlet adamlarına sunulan layihalarda, reform önerilerinde ve risalelerde sürekli yer almıştır. Bu tür tespitler, islamcılığı siyasal bir teori olarak benimseyen yaklaşımlar olmaktan oldukça uzaktır. İslamcılığın siyasal bir teori niteliğine bürünmesi ancak II. Meşrutiyet sonraı “hürriyet” ortamı ile mümlün olabilmiştir. Dolayısıyla İslamcılık üzerine tartışmaları, II. Meşrutiyet öncesi ve sonrasına ait olmak üzere iki farklı minvalde değerlendirmek gerekir.

II. Meşrutiyet öncesi İslamcı diye tanıımladığımız kişiler, “devletin nasıl kurtulacağı” sorusunu temelde yeniden islami referanslarla atıfta bulunarak cevaplandırırlar. Bu nedenle tüm modernleşme girişimlerini islami kurallarla karşılaştırılıp değerlendirilip, yeni durumun müslüm-gayrimüslim ilişkisinde ne tür yenilikler getirdiğini irdelerler.

Siyasal bir ideoloji ya da araç olarak İslam’a ilişkin tartışmalar II. Abdülhamit dönemi ile doruğa çıkar. Aslında sadece II. Abdülhamit değil, dönemin hemen tüm imparatorlukları farklı tonlarda da olsa din olgusunu bir imparatorluk ideolojisi yaratmak ve bunu sürdürmenin bir aracı olarak kullanmışlardır.

3-TÜRKÇÜLÜK

Osmanlı siyasal düşünce platformunda ” bu devlet nasıl kurtulur” sorusuna üçüncü yanıt Türkçülük politikasıdır. Türkçülük akımına ilişkin ilk veriler, Tanzimat döneminde reformların halka daha verilmli bir biçimde yayınlaşması için sade bir dil yaratılması çerçevesinde kültürel bir milliyetçilik olarak dil tartışmalarından elde edilebilir. Fakat siyasal anlamda Türkçülük içeren talepler bilhassa II. Abdülhamit’in saltanatı döneminde gündeme gelir.

4-BATICILIK

Batılılaşma kavramı, genellikle birlikte kullanılan modernleşme terimi gibi, modernliği yakalayan Batı’nın siyasal, kültürel ve bilim alanındaki birikimlerinin; modernleşmeyi ortaya çıkaran Batı dışında, henüz modernliği yakalayamamış toplumlar tarafından transfer girişimini ve bununla başlayan değişimi tanımlayan süreci adlandırmak için kullanılan ifadedir. Batı dış toplumların , yönlerini moderni temsil eden Batı’ya yöneltmesi ise Batılılaşmadır. Bu yönüyle batılılaşma, batı dışındaki toplumların kendilerine ait olmayan bir tarihi yaşamaya başlamalarıdır.

Sorun, modern Batı’nın hangi değer ile birikimin ve bunların ne ölçüde transfer edileceğidir. İşte bu noktada karşımıza bir düşünsel akım olarak batıcılık çıkar. Onlara göre, modern batının salt teknik üstünlükleri ya da bilimsel ivatları değil aynı zamanda kültürel değerleri de dahil tüm birikimi transfer edilebilir.

5-DİĞER DÜŞÜNCE AKIMLARI VE ETKİN YAYINLAR

Servet-i Fünun

Servet-i fünun dergisine ayrı bir yer açmak gerekir. 1894 yılında çıkarılmaya başlanmış bir dergidir. Derginin yazarları arasında Recaizade Ekrem, Nabizade Nazım, Tevfik Fikret, Ahmet Rasim, Hüseyin Cahit, Ahmet Şuayib sayılabilir.Bir anlamda gerçek düşüncelerini sanat ve sanat felsefesi yoluyla duyurmak isteyen bir grup batıcı aydın tarafından çıkarılmıştır.

Osmanlı Solu

Genel olarak sol kareket kabul edilebilecek daha önceki dönemlere ait ve bilinçli bir işçi sınıfına dayanmaksızın salt ekonomik amaçlı işçi hareketleri hariç tutulursa, Türkiye’de çağdaş solun ortaya çıkış tarihi II. Meşrutiyet in ilanından sonmra 1908-1925 arası dönemdir.

Osmanlı Liberalizmi

Aslında tazminat bürokratlarının temel tezi olan Osmanlıcılık politikası Osmanlı liberalizmi için ilk adım olarak kabul edilebilir. Çünkü Tanzimat bürokratları salt siyasal alanda değil, ticaret ve sanayi konusunda da liberalleşme adımları sayılabilecek tezler ileri sürmüşlerdir. Şirket-i Hayriye Vapur işletmesi bu anlamda ilk adım sayılabilir.

Osmanlı liberalizminin önemli isimlerinden birisi de Prens Sabahattin’dir. Prens sabahattin, asgari devlet ve serbest girişimi ön plana çıkaran bir siyasetçidir.

Osmanlı’da Maddecilik

Bu çerçevede değerlendirilebilecek iki temel yaklaşım söz  konusudur. Pozitivistler ve materyalistler.

Önceki MakaleOsmanlı devlet yapısında bozulmalar ve ıslahat çabaları
Sonraki MakaleKurtuluş Savaşı Dönemi Kısaca Özeti

Sizin Düşünceniz Nedir?

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz